|
12
EYLÜL DOSYALARI :
ADIM ADIM 12 EYLÜL'E
1
Eylül 1980’de Bülent Ecevit Ankara'da düzenlediği basın
toplantısında, ekonominin tüm olanaklarının ekimde yapılacak bir
erken seçim amacına göre tüketildiğini söyleyerek, “Eğer erken
seçim olur da AP kazanamazsa, kendi yarattığı ekonomik bunalımlar
karşısında, ‘İşte ben ayrıldım, yine darlık başladı’ diyecek”
dedi. AP Muğla Milletvekili Ahmet Buldanlı, MSP Genel Başkanı
Erbakan hakkındaki eroin kaçakçılığına ilişkin iddianın açığa
çıkması için Meclis araştırması açılmasını istedi. Ankara'da Ahmet
Yaşar ve Mustafa Taşkın adlarındaki polis memurları, Tokat'ın Zile
ilçesinde CHP İlçe Başkanı Avrukat Abidin Şendoğdu öldürüldü. Öte
yandan Adana, İstanbul, Siirt, Tokat, Mardin ve Artvin'de meydana
gelen olaylarda 18 kişi öldü. Adana CHP İlçe Başkanı Avukat Kemal
Hakgüder'in yazıhanesi, kimlikleri saptanamayan kişilerce
kurşunlandı. Normandiya çıkartmasından bu yana en fazia askeri gücün
katılacağı ve NATO tarihinin en büyük manevralarından olan «Sonbahar
Harp Oyunları» ittifakın kuzey kanadında başladı. O gün, Genelkurmay
İkinci Başkanı Orgeneral Necdet Öztorun gizlice İzmir’e gitti. Ege
Ordu Komutanı Haydar Saltık’a, müdahale planın son durumunu ve
uygulama ilgili bilgileri iletti.
2 Eylül’de Hisar__’ın Yönetim Kurulu'na eski Başbakanlardan Ord.
Prof. Sadi Irmak, Prof. Dr. Turgut Erem, Em. Korgeneral Recai Ergin
ve Prof. Dr. Fadullah Cerrahoğlu yeni üye olarak seçildiler. Adana,
İstanbul, Ankara, İzmir, Denizli, Zonguldak, Mardin, Bingöl, Bursa,
Ordu ve Amasya'da meydana gelen olaylarda 29 kişi öldürüldü.
Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreteri Tuğgeneral Fikret Küpeli, o
gün ağzından birşeyler kaçırdı. Harekât Başkanlığı’na getirilmiş
olan Korgeneral Nihat Özer, Plan Prensipler Başkanı Korgeneral Necip
Torumtay, Lojistik Başkanı Korgeneral Cemil Çuha, Muhabere Başkanı
Koramiral Dogan Toktamış ve Personel Başkanı Korgeneral Kâzım
Koran’ın bir müdahale planının son uygulama aşamasını
irdelediklerini söyledi. Haber anında İstanbul’a ulaştı. Emekli 9
Mart'çı Avukat Hidayet Ilgar, haberi dar yakın çevresine iletti.
Kimileri, yılların alışkanlığıyla, kitaplarını ve dergilerini
toplayıp bakkallardan aldıkları kolilere doldurmaya ve güvenli
tanışlarının evlerine yollamaya başladı.
3 Eylül günü, Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen, kendisi hakkında
verilen gensoru önergesinin Millet Meclisi'nde görüşülmesi sırasında
eleştirileri yanıtlarken, “MSP ahde vefasızlık örneği vermektedir.
Yalnız ortada garip bir durum vardır. CHP, Atatürkçü dış politika
üzerinde konuşurken çağdışı bir politika izleyenlerle beraber
olmaktadır. Bu ancak olsa olsa tahrikte ittifaktır” dedi. AP
Muğla Milletvekili Ahmet Buldanlı, Ecevit'e bir mektup göndererek,
“10 Kasımlarda Atatürk'ün Anıtkabir'ine gitmeyen, 30 Ağustos'ta
ordunun Zafer Bayramı'nı kutlamayan, bunun için mutlaka bir ölüm
merasimi icat eden Erbakan ile anlaşabilir misiniz ?” diye sordu.
CHP Milletvekili Ali Topuz ise, ”Ecevit kendisini yenilerse
CHP'nin başında kalabilir” diyordu. O sırada İstanbul, Adana,
Diyarbakır, Balıkesir, Eskişehir, Aydın, Mersin, Giresun ve
Trabzon'da meydana gelen olaylarda 18 kişi öldürülüyor ve ABD Maliye
Bakanlığı Türkiye hükümetine gönderdiği bir raporda, bazı Türk
firmalarının son günlerde, Türkiye'den Amerika’ya yasadışı yollarla
büyük miktarlarda para taşımaya başladıkları bildiriyordu. O gün,
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya çağrılı olarak
ABD’ye gitti.
4 Eylül’de Demirel, Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen hakkında
verilen gensoru ile ilgili olarak, hükümetin güvenoyu istemesinin
mümkün olmadığını söyledi. MHP ile ilgili olarak Sıkıyönetim
Komutanlığı tarafından yapılan suç duyurularını incelemek üzere
Başsavcılık'ta bir komisyon kuruldu. Adana, Ankara, Mersin, Artvin,
Samsun, Urfa, Diyarbakır ve Eskişehir'de 11 kişi öldürüldü. Son 48
saat içinde İran - Irak sınırındaki Kirmanşah bölgesinde meydana
gelen çatışmalarda 46 Irak'lı öldürüldü, 4 Irak tankı da
kullanılamaz hale geldi. Haluk Ülman da Ecevit’in CHP’yi artık
kullanılamaz hale getirdiğini, MSP’nin peşine takıp götürdüğünü
söyleyerek istifa etti. Kendisine en büyük desteği Deniz Baykal
verdi. Genelkurmay Başkanlığı’nda ise müdahale planı daire
başkanlarına da iletilmiş bulunuyordu. Uygulamalar ve önlemler
irdeleniyor, bildiriler hazırlanıyordu.
5 Eylül’de MSP Genel Başkani Necmettin Erbakan tarafindan Dişişleri
Bakani Hayrettin Erkmen hakkındaki gensoru önergesine 231
güvensizlik oyu verildi. Oylamadan sonra bir açıklama yapan Meclis
Başkanı Cahit Karakaş, “Anayasamızın ilgili maddesi gereğince
salt çoğunluk sağlanmış ve Dışişleri Bakanı Meclisimizce
düşürülmüştür” dedi. Demirel'e istifasını veren Erkmen,
İstanbul'a gitti. Ecevit, “AP azınlık hükümeti ancak meclislerden
kaçarak ve gensoruları engelleyemediği zaman da bakanlarını safra
gibi atmayı göze alarak ayakta durmaya çalışmaktadır. Buna, aslında
ayakta durmak denmez. Bu boşlukta durmak demektir. Yani hükümet
artık boşluktadır” diye bir demeç verdi. Ordu, Ankara, Trabzon,
Elazığ, Konya, Mardin, İskenderun, Siirt ve İzmir'de 19 kişi
öldürüldü. Federal Almanya, Türkiye'den gelen mültecilere çalışma
izni vermeyeceğini açıkladı. Öte yandan Demirel bir açıklama yaptı
ve “Bizi hükümet yapan sayı değildir. Bizi hükümet yapan 14 Ekim
1979 seçimlerinde beliren millet temayülüdür” dedi. Eğer
Dışişleri Bakanı Erkmen’in düşürülmesi üzerine hükümetten istifa
etmiş olsaydı, ordunun harekât planını bozabilecekti. Bunu görmedi,
anlamadı. Ya da ne görmek ne de anlamak istedi.
6 Eylül’de olanlar oldu. I. Ve II. MC hükümetleri döneminde
Demirel’den, son muhalefet sürecinde Ecevit’ten güç alan MSP çevresi,
Konya’da «Kudüs’ü Kurtarma Günü» mitingi düzenledi. Miting, kent
caddelerinde yapılan bir yürüyüşle başladı. Topluluğun önünde
üzerinde Arapça yazılar bulunan bir yeşil bayrak açılmıştı.
Başlarında yeşil ve beyaz takkeler, boyunlarında tesbihler ve
üzerlerinde çeşitli renklerde cübbeler bulunan kalabalık, yol
boyunca “şeriat gelecek vahşet bitecek” diye bağırarak
ilerledi. Bu arada ellerinde yeşil bayraklar bulunan ve yüzlerini
sadece gözleri açık bırakacak şekilde saran bir grubun elinde, yeşil
zemin üzerinde siyahla çizilmiş iki çapraz tüfek ve ortasında Kur’an
bulunan pankartlar vardı. Bunlar yürüdükçe bağırıyorlardı.
“Lâiklik dinsizliktir”, “İslam Ümmeti Şeriat Devleti”, “Anayasamız
Kuran”...
Meydanda toplanan gruplar, İstiklâl Marşı’nın söyleneceği anons
edilince “Şeriat haktır, inanmayan alçaktır” diye bağırmaya
başladılar. Yere oturup ve “Ezan sesi istiyoruz, bu marşı degil”
diye slogan atanlar susunca, MSP Genel Başkanı Erbakan kürsüye geldi
ve Türkiye’nin geleceğinin ancak Sultan Fatih’in inancıyla
kurtulabileceğini vurgulayan bir konuşma yaptı. O konuştukça
topluluk, “Vur de vuralım, öl de ölelim” diye bağırıyordu. O
sırada Atatürk heykeli önünde toplananlar “Ata, ite, puta yuh!” diye
tepinirlerken çeşitli bildiriler de dağıtılmaktaydı. “Zıddi İslam
canına vahşet salan akıncı...Türkiye’de şeriat devletini kuracak
akııncı” diye başlayan bildirilerde “Senin üzerinde oynanan
oyunlara artık dur demelisin...İslamda saf saf olmalı, dinsiz laik
rejimi yıkmalısın” deniyordu. Sloganlar ise alandan yükselmeye
devam ediyordu : ”Müslüman Türkiye”... “Tek Yol İslam”... “Bugün
İran, Yarın Türkiye”...
Ayni saatlerde, Petrol- İş Sendikasının 17. Merkez Genel Kurulu
İstanbul'da toplanmıştı. Kurula çağrılı Bülent Ecevit kürsüye geldi
ve şöyle konuştu : “Türkiye’de sanki bir maç oynanıyor. Bu maçta
sahada siyasal partiler ve siyaset adamları vardır. Toplumun büyük
kesimi ise tribünlerde seyirci durumundadır. Sahada oynanan
kavgalı-dövüşlü, tatsız tuzsuz, sıkıcı ve sabır taşırıcı bir maçtır.
Bu maçı izlemekten usananlar artık zaman zaman kendi tuttukları
takınlara bile kızar olmuşlardır...Toplum tribünde seyirci, partiler
de sahada oyuncu durumunda olursa, yalnızca partilerle politikacılar
soyunup sahaya çıkar, halk da tribünlerde seyirci gibi kalırsa,
demokrasi gerçeklik kazanamaz. Demokrasinin böyle sanıldığı, böyle
uygulandığı bir ülkede siyaset giderek çirkin ve anlamsız bir oyuna
dönüşür. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi...Sonunda korkarım ki biri
çıkar, düdüğü çalar, ‘oyun bitti, herkes evine’ der ve bir anlamsız
oyuna dönüşen demokrasi de böylece sona erer...”
Ecevit “biri çıkar, düdüğü çalar” dediği sırada
Genelkurmay’daki müdahale planının uygulanması çalışmalarına
katılanların sayısı artmış bulunuyordu. Ertesi gün için üst düzey
bir toplantı kararlaştırılmıştı. Dışişleri eski Bakanı Hayrettin
Erkmen ise alınan sonuç nedeniyle Genel Başkanı ve partisine kırgın
olmadığını belirterek, “Politikada darılmak iyi şey değildir.
Ancak, gensorunun hükümetçe göğüsleneceği kanaatindeydim. Fakat,
konu her nedense hükümette tartışılamadı” diyordu. Başbakanlık
Müsteşarı ve DPT Müsteşar Vekili Turgut Özal, ekonominin iyiye
gittiğini, enflasyon hızının dünyada hiçbir yerde görülmemiş bir
tarzda aşağı çekildiğini, önümüzdeki aylarda daha iyiye gitme
yolunda ciddi mesafeler alındığını söylüyordu. Bu sözleri en çok
Genelkurmay’ı rahatlatıyordu. Müdahale ertesi zor ekonomik
koşullarla karşılaşmak istemiyorlardı. O saatlerde İtalyan Gazeteci
Mino Pettrorelli, La Stampa bürosundan Örsan Öymen'e açtığı
telefonda, "Konya'daki şeriat yürüyüşünün arkasında bazı ordu
destekçilerinin olduğunu söyleniyor NATO Napoli karargâhında.
Müdahale gerekçesinin dik âlâsı hazırlanıyormuş" diyordu.
7 Eylül günü Necmettin Erbakan, Avrupa İslam Konseyi toplantısına
katılmak üzere Londra'ya gitti. Konya mitingi nedeniyle aldığı
tepkilerden bir kaçış yoluydu bu. MSP Genel Sekreteri Oğuzhan
Asiltürk ise, Konya'deki mitingin MSP tarafından düzenlenmediğini bu
nedenle mitingdeki yasalara aykırı
Devami
|
|