Emeginsesi Internet Radio

Counter

 

Anasayfa

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

     
 

17 Yaşında Asılan Bir Komünist: Erdal Eren

  Komünist Erdal Eren'i idam sehpasına kadar götüren süreç, Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği (YDGD) üyesi ODTÜ öğrencisi Sinan Suner'in, 30 Ocak 1980'de, Ankara'nın Yukarı Ayrancı semtinde MHP'li Bakan Cengiz Gökçek'in koruma polisi Süleyman Ezendemir tarafından katledilmesiyle başladı. Vurduğu Sinan'ı arabaya alarak, başkent sokaklarında dolaştırıp, işkence eden Ezendemir, Suner'in öldüğünden emin olunca cesedi bir hastane kapısına attı.

Sinan'ın öldürüldüğü yerde olayı protesto eden arkadaşlarının eylemine asker müdahale etti. Çıkan çatışmada er Zekeriye Önge öldürüldü. Aralarında Erdal Eren'in de bulunduğu 24 kişi gözaltına alındı. 2 Şubat'ta gözaltına alınan Erdal Eren, jet hızıyla yapılan yargılamanın ardından, 19 Mart 1980'de, 18 yaşında gösterilerek idama mahkûm edildi! Ne Erdal Eren'in henüz 17 yaşında olması, ne kanıtlar, tanıklar ve savunma iddiaları, ne de ulusal ve uluslararası düzeyde "adil yargılama" istemiyle toplanan imzalar dikkate alınmadı ve yargıçlar sonradan itiraf edecekleri gibi "yukarıdan verilen emri" uyguladılar.

Erdal Eren mahkeme sürecinde, faşizmi ve Türkiye kapitalizmini savunmasıyla mahkum ediyordu:
"Hakim sınıflar ve onların uşakları bu sömürü ve baskı düzenine yönelen her hareketi kanla boğmak istiyor. Bunun için olmadık tertipler tezgâhlıyorlar. Halkın kurtuluşu için mücadele veren, baskı ve sömürüye karşı çıkan herkes bu tezgâhlara muhataptır. Siz, mahkeme heyeti olarak bu tezgâhın bir dişlisinden başka bir şey değilsiniz. Benim hakkımda ne kadar peşin bir yargı yapıldığı ortadadır..."
Erdal Eren, kendisini yargılayanları da şu sözlerle yargıladı:
"(...) Bugün devrimcileri ve onların bir parçası olan beni, aldığınız emirlere uygun olarak yargılayabilir ve ölüm cezası verebilirsiniz. Fakat bu ilelebet sürmeyecektir. Bir gün mutlaka sizin yerinizde halkımız olacak, sizi ve koruduğunuz düzeni yargılayacak ve doğru kararı verecektir."

Askeri Yargıtay 3. Dairesi davayı önce "delillerin noksanlığı" nedeniyle esastan, sonra da idamın müebbet hapse çevrilmesini gerektiren "TCK'nun 59. maddesinin uygulanmaması" nedeniyle usulden bozdu. Ama Askeri Yargıtay Daireler Kurulu iki kararı da reddetti.

Erdal Eren, Evren'in, "Asmayalım da besleyelim mi?" sözleriyle de ifade edilen faşist zihniyetin intikam histerisiyle, 13 Aralık 1980'de, sabaha karşı idam sehpasına götürüldü. Öğretmen olan babası ve ailesi idamdan haberdar edilmedi.

Erdal Eren'in idam sehpasında son sözleri, direnç ve mücadeleyi dile getiren "Faşizme ölüm, halka hürriyet" oldu.

Her yıl ölüm yıldönümünde yoldaşları ve komünistler tarafından anılan Erdal Eren için "Kenan Evren Anadolu Lisesi" öğrencileri ve velileri geçen yıllarda bir kampanya düzenlemiş, adı karanlık, gericilik ve faşizm ile anılan Kenan Evren'in isminin bir eğitim kurumuna yakışmadığını, okullarının "Erdal Eren Anadolu Lisesi" olarak anılmasını talep etmişlerdi.
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

   

 

 

herhangi bir sorun cikarsa E.Mail.Yaziniz

Free Web Hosting