JİTEM Şemdinlide YAKALANDI -2-
|
|
"JİTEMe
açık teşekkür!
Hazırlayan: Semih Hiçyılmaz
Şimdi devletin hatta Jandarmanın resmi belgelerine bakarak
JİTEMin olup olmadığını anlamaya çalışalım.
İlk belgemiz ünlü JİTEMci Cem Ersevere verilen bir
teşekkür ve takdir belgesi. Jandarma Genel Komutanlığı
Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığının antetli kağıdına
yazılan ve altında Jandarma Asayiş Komutanı Korgeneral
Hikmet Köksalın imzası bulunan 30 Kasım 1990 tarihli takdir
belgesinde şunlar yazmakta:
A.Cem Ersever
J.Kd.Bnb.
Jitem Grup Komutanı
Jandarma İstihbarat Grup komutanı olarak;
Olağanüstü Hal Bölgesi içinde ve dışında size verilen görev
ve hizmetleri yapmak için her türlü faaliyeti cesaret ve
feragetle sürdürdüğünüzü, iç güvenlik harekatının başarı ile
sürdürülmesi için, çok önemli olan istihbarat bilgilerinin
alınması, değerlendirilmesi ve ilgili birliklere
ulaştırılmasında etkin rol oynadığınızı, örnek bir
sorumluluk anlayışı içinde hareket ederek, nokta
operasyonlarının planlanması ve icrasında bizzat görev
aldığınızı, görevinizi azim ve kararlılık içinde yürüterek
bağlı birimlerinizi çok iyi sevk ve idare ettiğinizi, amir
ve üstlerinizin sevgi ve güvenini kazandığınızı gördüm ve
müşaade ettim.
Sizi bu üstün gayret ve çalışmalarınızdan dolayı takdir ve
tebrik eder başarılarınızın devamını dilerim.
Hani JİTEM yoktu? Jandarma Asayiş Komutanı, olmayan bir
birimin grup komutanına mı takdir belgesi veriyor? Acaba
takdire şayan görülen ve Erseverin bizzat görev aldığı
operasyonlar nelerdir? Ya da çok önemli istihbarat
bilgilerinin alınması, değerlendirilmesi ve ilgili
birliklere ulaştırılması ne anlama gelmektedir?
Meclis Araştırma Komisyonuna bilgi veren Astsubay Hüseyin
Oğuz şöyle söylemekteydi İstihbarat timleri akşam listeyi
verirdi, sabah infaz timi infaz etmiş olurdu. İstihbaratın
ilgili birimlere ulaştırılması böyle bir şey mi acaba? Ya da
Şemdinlideki pasaja bomba koyanlar istihbarat birimlerinin
değerlendirmesi sonucu mu bu eylemi gerçekleştirdiler?
Yakalanmasalardı onlara da ilerde birileri böyle bir takdir
ve teşekkür belgesi verir miydi?
Biz yine belgelerden JİTEMin var olup olmadığını
araştırmaya devam edelim. Edelim ki Teoman Koman Paşa yalan
mı söylüyor doğru mu anlayalım? Yalan söylüyorsa acaba,
JİTEMle birlikte ne saklamaya çalışıyor diye de düşünelim.
Düşünürken de binlerce faili meçhul cinayeti akıldan
çıkarmayalım.
Hadi Diyarbakırdaki komutan yanlış yazdı, dili sürçtü
diyelim. Bu seferki belge Jandarma Genel Komuntanlığı Ankara
antetli kağıda yazılmış. Altında da J.Asayiş Komutanı
Korgeneral Hulusi Sayının imzası bulunmakta. O da Cem
Ersevere hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyor ve
başarılarının devamını diliyor. Ne var bunda sıradan bir
takdir belgesi derseniz, Komutanın Ersevere Silopi
Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Tim Komutanı diye
hitap etmesine dikkat edin. JİTEMin açık yazılmış hali olan
Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadelenin tim komutanına
verilen bir takdir mektubu.
Tek tek komutanlar hata yaptı, onun da ötekine bakarak dili
sürçtü diyelim. Sıradaki belgemiz Jandarma Genel Komutanlığı
Telefon Rehberi. Üstelik Hizmete Özel kaydı taşıyan
telefon rehberi. İl il jandarmanın gerekli birimlerinin
telefon numaralarının yer aldığı fihristte Kurmay Başkanı,
Personel Müdürü, İstihbarat Şube Müdürü gibi telefonların
yanında JİTEMin de ayrı bir birim olarak numarası yer
almakta.
1994 yılında hazırlanan bu telefon rehberi ile ilgili olarak
Jandarma Genel Komutanlığı başlıklı, Kurmay Başkanı
Tümgeneral Çetin Haspişiren imzalı BAŞEMİRde Abonelerde
kendiliğinden değişiklik yapılmayacak, istenen değişiklik ve
düzeltmeler hiyerarşi kanalıyla Jandarma Genel
Komutanlığına gönderilecektir denmektedir. Yani il il
JİTEM numaraları rehbere Jandarma Genel Komutanlığının
bilgisi ve onayı ile yazılmıştır.
Bazı komutaların ısrarla reddetmesine rağmen JİTEM vardı.
JİTEM 1986 yılında kurulmuştu. Doğrudan Jandarma Genel
Komutanlığına bağlıydı. 7 bölgede Grup Komutanlığı, bunlara
bağlı iller ve illere bağlı timler şeklinde örgütlenmişti.
JİTEM Grup komutanlarının yetkileri sonsuzdu ve bunlardan
hesap sorma yetkisi ise yalnızca Jandarma Genel Komutanına
aitti.
Adı en çok bilinen, kendisi de bir faili meçhul cinayete
kurban giden ünlü JİTEMci Binbaşı Cem Erseverin
Güneydoğuda itirafçılardan oluşturduğu kontra timleriyle
işlediği cinayetler defalarca devletin resmi belgelerine
geçti. Yaptıklarından övünen Ersever, birçok şeyi açık açık
anlatmaktan çekinmemişti. Kendisine göre o gereğini
yapmaktaydı. Bir anlamda haklıydı da. İtirafçılarla beslenen
bu kontra çeteleri, cinayet şebekeleri kontrgerilla
savaşının el kitabında yazan örgütlenmelerdi. Kontrgerilla
savaşı yürütülen bir bölgede köy yakmalar, gıda ambargosu
gibi uygulamalar özel harbin olağan uygulamalarıydı. Tabii
faili meçhul cinayetler, işkenceler, bombalamalar gibi
uygulamalar da bunun için oluşturulan örgütlenmeler de
işin gereği idi.
Mecliste zaman zaman oluşturulan araştırma komisyonlarının
raporlarında bu konuda birçok bilgi ve belge mevcuttu. Ama
hiçbir zaman bu belge ve bilgiler kontra çetelerinin açığa
çıkarılması için yeterli olmadı. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bugüne değin yapamadığını Şemdinli halkı yaptı.
Delilleriyle beraber kontra timini suçüstü yakaladı. Artık
gerisini getirmek tüm demokrasi güçlerinin işi.
--------------------------------------------------------------------------------
GÜVENLİK ŞİRKETLERİNİN JİTEMLE İLİŞKİSİ VAR MI?
Binbaşı Cem Erseverin faili meçhul bir cinayete kurban
gitmesinden sonra, onunla beraber davrananlardan Şamil kod
adlı bir JİTEMci şunları anlatıyordu:
Mersinde bir işadamının katkıları ile güvenlik şirketi
kurulacaktı. Orada büro açıldı. Büronun başında ben
duruyordum. Cem Ersever denetliyordu. Başımızda o vardı.
Bu büronun asıl amacı ve yapılan çalışma 1998 başında
harekete geçirilmesi planlanan, JİTEMden ve bazı sivil
kişilerden oluşan bir sivil örgütlenmenin yapılanması. Bu
örgüt 1988 yılı Ocak ayında Güneydoğuda öncelikle PKKya
karşı Ersever kontrolünde sivillerle beraber ortak
harekatlar düzenleyecek ve PKK yok edilecekti...
Veli Küçük Paşa o zamanlar İzmit Bölgesi Jandarma
İstihbaratının başıydı. Bu sivil örgütlenmenin resmi
kanadında Veli Paşa vardı. Buna göre İzmit, Adapazarı ve
yöresinin tüm bölge kontrolü Veli Küçükte, Ankara ve
yöresininki Erseverde, Mersin bölgesininki de Yüzbaşı Avni
Özmerde olmak üere üç koldan yürütülecekti. Bunların
denetiminde sivil insanlar görev yapacaktı...
Adapazarında da bir işadamının yardımıyla güvenlik şirketi
kurulmuştu. Bir tane de Ankarada kurulacak ve faaliyetler
güvenlik şirketi adı altında yürütülecekti.
Şamil, son zamanlar Küçük ile Erseverin bazı konularda
farklı düşünmeye başladıklarını da anlatıyor. Bunu bir
kenara bırakarak Şamilin anlattıkları üzerinden bazı şeyler
düşünmeye çalışalım.
Bazı sivillerle beraber kurulacak bir oluşum diyor Şamil.
Veli Küçük Paşanın Abdullah Çatlı ile defalarca konuştuğu
telefon kayıtlarıyla belgelendi. Çatlı gibi katliam
sanıklarıyla beraber oluşturulacak bi oluşum muydu düşünülen?
Ne kadar örgütlenmişti? Şimdi ne aşamada?
İzmit, Adapazarı yöresinin tüm kontrolü Veli Küçükteydi
diyor Şamil. Hani o zaman kaçırılan Kürt işadamlarının birer
birer öldürülerek bırakıldığı ve basında Şeytan Üçgeni
olarak adlandırılan İzmit Adapazarı yöresi.
Mersinde kurulan büronun amacı JİTEMden ve bazı sivil
kişilerden oluşturulacak bir örgütlenme ile PKKya karşı
savaşmaktı diyor Şamil. Acaba yıllar sonra linç
operasyonlarının startının verildiği Mersindeki bayrak
provokasyonunun anılan bu örgütlenme ile bir ilgisi var
mıdır? Mesela bayrak provokasyonunda sık sık bahsedilen
ancak bir türlü araştırılmayan takım elbiseli şahsın böyle
bir büro ile ilgisi var mıdır?
Zamanında duyarlı bazı sivil vatandaşlarla PKKya karşı,
siz Kürtlere karşı olarak anlayın; bir savaş başlatılması
planlanırken şimdilerde yine hem de en yetkili makamlar
tarafından duyarlı vatandaşların göreve çağrılması tesadüf
müdür?
Yenilenen Milli Güvenlik Siyaset Belgesinde aşırı sağın
tehdit olmaktan çıkarılması Ersever konseptine yeniden hız
verildiği anlamına gelir mi?
Son olarak Şamilin anlattıklarıyla çakışan bir tesadüfle
bitirelim.
Şamil, birçok ilde güvenlik şirketi maskesi altında
örgütlenildiğini ve faaliyetlerin bu çatı altında organize
edilmeye başlanıldığını anlatmakta.
Yıl 2005. Adı çokça anılan, ama en üst düzeyde korunan ve
asla kendisine ulaşılamayan Veli Küçük Paşa artık emekli
oldu.
Şimdi ne mi yapıyor?
İstanbulda emekli Vali Erol Çakır emekli Emniyet Müdürü
Nihat Kubuş ile ortak bir Güvenlik Şirketi kurdu ve orayı
yönetiyor.
--------------------------------------------------------------------------------
FM 31-15 SAYILI KONTRGERİLLA TALİMNAMESİ
Açık ve Sinsi Faaliyetler başlıklı bölüm:
Adam öldürme, bombalama, silahlı soygunculuk, işkence,
kötürüm hale getirme, adam kaçırma suretiyle tedhiş,
olayları tahrik, misilleme ve rehinelerin alıkonması,
kundakçılık, sabotaj, propaganda ve yalan haber yayma,
zorbalık, şantaj
Kontrgerilla talinmamesinde yer alan ve bütün dünyada kontra
timlerinin harfiyen uyguladıkları bu satırlara ülkemizden
uyan bolca örnek bulmak için çok fazla zorlanmaya gerek yok
herhalde. En basitinden Şemdinli ve civarında son aylarda
gerçekleşen olayların bu talimatlara denk gelip gelmediğini
düşünmek yeterli. Şemdinli olaylarından sonra birçok yetkili
çıkıp Bu yapılanlar yasal değildir, devletin böyle bir
birimi yoktur demektedir. Onların böyle söylemesine gerek
bile yok. Kontrgerilla talimnamesinde bu gibi durumlar için
de açıklama mevcut: Bir gayri nizami kuvvetin yeraltı
unsurları, kaide olarak kanuni statüye sahip değildir.
EVRENSEL*" |